DEİK ve EBS’nin ortaklığı ile AB-Türkiye İş Zirvesi, Brüksel’de düzenlendi.
Zirvede konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Tuzcu, son zamanlarda dünyanın ve uluslararası ticaretin değiştiğini, kuralların, sistemin kurucusu tarafından dikkate alınmamaya başlandığını ifade ederek, bu şartlar altında Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Tuzcu, Gümrük Birliği’nin 30 yıl önce kurulduğunu ve o zaman AB’nin sadece 15 üyesi ve 11 tercihli ticaret anlaşması olduğunu vurguladı. Gümrük Birliği’nin Türkiye’nin AB ile ekonomik bütünleşmesi için “geçici” bir anlaşma olarak hazırlandığını belirten Tuzcu, bunun Türkiye’nin yasalarını AB ile uyumlu hale getirdiğini açıkladı. Tuzcu ifade etti ki, “2024 yılında Gümrük Birliği sayesinde yıllık toplam ticaretimiz 220 milyar dolara ulaştı. Şu anda Türkiye AB’nin beşinci büyük ticaret ortağıdır, AB ise Türkiye’nin en büyük ticaret ortağıdır.” Gümrük Birliği, 2000’lerin sonlarından itibaren çeşitli zorluklarla karşılaşmaya başladı. Tuzcu, “1990’larda planlanan çerçeve artık günümüz dünyasının gerçeklerini tam olarak yansıtmıyor.” şeklinde konuştu. Tuzcu, e-ticaret ve dijital ekonomi gibi alanların ortaya çıktığını, özellikle Asya’dan gelen yeni aktörlerin pazarı etkilediğini ve dünyanın değiştiğini vurgulayarak, mevcut düzenlemelerin bu değişime ayak uyduramadığını dile getirdi ve bu sebeple Gümrük Birliği’nin acilen güncellenmesi gerektiğini ifade etti. Tuzcu, AB’nin önceliklerinin değiştiğini vurgulayarak, Yeşil Mutabakat ve dijital gündem ile birlikte büyüme odaklı bir AB’nin ortaya çıktığını belirtti. Ayrıca, AB’nin serbest ticaret anlaşmalarının sayısının önemli ölçüde arttığını ifade etti. Tuzcu, Avrupa Birliği’nin 70’ten fazla ülke ile 44 tercihli anlaşması bulunduğunu ve bu durumun Türkiye için ticarette sapmaya ve sorunlara neden olduğunu belirtti. Tuzcu, Türkiye’nin AB ile uyum sağlaması durumunda dahi, AB mevzuatının Türkiye’nin önceliklerini göz ardı ettiğini belirtti ve karar verme sürecinde Türkiye’nin yer almadığını vurguladı. Bu durumun üzücü olduğunu ifade etti. Tuzcu şunları söyledi: “2015’te Gümrük Birliği güncelleme sürecini başlatmaya karar verdik. Bu önemli bir karardı ve şimdi bu kararın 10. yıl dönümündeyiz. Fakat AB Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama izni vermedi.” Tuzcu, AB’nin uluslararası ticaret kurallarına uyum konusunda sorunları olduğunu belirterek, bu tedbirlerin Türk sanayisine ve AB’ye olumsuz etkileri olabileceğini söyledi. AB yapımı, AB ürünü, Avrupa tercihi gibi AB’nin girişimlerine değindi. Tuğrul Tuzcu, “Avrupa Birliği’nin bizi bir partner olarak görmesini umut ediyoruz. Türkiye, AB’nin bu yeni büyüme planının bir parçası olmaya hazır. Türkiye’nin güçlü üretim kapasitesinin, savunma da dahil olmak üzere tüm alanlarda AB’nin ekonomik dayanıklılığını artıracağına inanıyoruz.” şeklinde konuştu. DEİK Başkanı Nail Olpak, “Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sadece ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda hizmetler, online ticaret ve sürdürülebilir değer zincirlerinde yeni potansiyellerin açılması için stratejik bir fırsattır. DEİK olarak, AB-Türkiye ekonomik işbirliğinin bir sonraki aşamasının sadece diyalogdan ileriye geçerek somut eyleme dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinin 10 yıldır devam ettiğini belirten Olpak, “Bir işbirliğinde eksiklik varsa, büyük tarafların kaybı daha fazla, küçük tarafların kaybı daha azdır” şeklinde konuştu. Olpak, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin, ekonomik bağımlılığın, istikrarın ve refahın sağlanması amacıyla ortak bir vizyon etrafında şekillenen uzun vadeli ve dinamik bir ortaklığa sahip olduğunu belirtti. Olpak, Türkiye-AB ilişkisinin temelini ticaret ve yatırım bağlarının oluşturduğunu belirtti ve küresel ekonominin 1990’lardan bu yana önemli ölçüde değiştiğini söyledi. Gümüş Birliği’nin işbirliğimizin temel taşı olduğunu ve buna göre gelişmesi gerektiğini vurguladı. Enerji güvenliği, iklim, ulaşım ve savunma sanayi alanlarında işbirliğinin, Türkiye’nin Avrupa’nın stratejik bağımsızlığına önemli bir şekilde katkı sağlayabileceğini vurgulayarak, “Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) etkin katılımı ve ortak projelerin geliştirilmesi büyük öneme sahiptir” şeklinde değerlendirmede bulundu. Olpak, ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek için malların, insanların ve hizmetlerin serbestçe dolaşımının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Bu yeni dönemde, geleceği birlikte şekillendirerek ortaklar olarak düşünmeli ve hareket etmeliyiz” dedi. DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Türkiye’nin enerji, güvenlik ve tedarik zinciri konularında Avrupa için stratejik ve sağlam bir ortak olduğunu belirtti. Birlikte, küresel ticarette etkileyici bir hikaye yazabileceklerini söyledi. Uzun vadeli ve stratejik bir bakış açısından hareketle, AB ve Türkiye arasında daha sağlam bir entegrasyon sağlanarak ekonomik bağımlılıklar azaltılabilir, dedi Yalçındağ. “Güvenlik ve savunma günümüzün en kritik konularından biri haline geldi. NATO’nun ikinci büyük ordusu olan Türkiye, AB’nin en güvenilir ortağı konumunda. Türk savunma sanayisiyle güçlü işbirlikleri kurmak, stratejik işbirliğimizi güçlendirecek ve bölgesel güvenliğe katkı sağlayacaktır. Karşılıklı çıkarlarımıza odaklanmalıyız” şeklinde konuştu. Etkinlik sırasında, Avrupa Birliği’nin üst düzey yetkilileri ve iş insanlarının katılımıyla Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve dijital konuların ele alındığı paneller düzenlendi.
