35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
19.410,00%0,95
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
Uluslararası Para Fonu (IMF) Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun analitik bölümlerini yayımladı.
Raporun, “Yüksek Küresel Ekonomik Belirsizlik Ortamında Makrofinansal İstikrar” başlığıyla yayımlanan bölümünde, enflasyon şokları ve artan jeopolitik gerginlikler nedeniyle küresel ekonomik sonuçlar ve politikalara ilişkin belirsizliğin, Kovid-19 salgını sonrasında daha da arttığı belirtildi.
Raporda, yüksek makroekonomik belirsizliğin; aşağı yönlü piyasa risklerini artırarak, tüketim ve yatırım kararlarını geciktirerek ve kredi arzını azaltarak makrofinansal istikrarı derinden etkileyebileceği vurgulandı.
Küresel mali kriz dönemindekine benzer şekilde makroekonomik belirsizliğin artmasının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarda bir yıllık reel gayrisafi yurt içi hasıla büyümesini ortalama 1,2 puan düşüreceğine işaret edilen raporda, bunun ayrıca özel ve kamu sektörlerindeki yüksek borç seviyeleri gibi mevcut finansal kırılganlıkların etkisini kötüleştirme eğiliminde olduğu, gelecekteki çıktı büyümesine yönelik riskleri artıracağı kaydedildi.
Raporda, yüksek makroekonomik belirsizlik ortamında finansal koşulların önemli ölçüde gevşemesinin, özellikle düşük finansal piyasa oynaklığı dönemlerinde gelecekteki çıktı büyümesine yönelik aşağı yönlü riskleri artırabileceği ifade edilerek, ancak yeterli bir makro ihtiyati politika tepkisinin bu etkiyi hafifletebileceği aktarıldı.
IMF’nin raporunda ayrıca, makroekonomik belirsizliğin etkilerinin, ticaret ve finansal bağlantılar yoluyla sınırları aşarak olumsuz şoklar karşısında bulaşma riskini artırabileceğine de dikkat çekildi.
IMF yetkililerinin konuya ilişkin kaleme aldığı blog yazısında da belirsizliğin, büyüme veya enflasyon gibi geleneksel göstergeler kadar kolay ölçülemeyeceği vurgulandı.
Ekonomi ile piyasa arasındaki kopukluğun, olumsuz şokun ardından finansal piyasa oynaklığında ani sıçrama ve varlık fiyatlarında büyük düşüş olasılığını artırdığına değinilen yazıda, mali politikaların yüksek kamu borcu seviyelerinin borçlanma maliyetlerini artırmasını ve dolayısıyla makro finansal istikrarı tehlikeye atmasını önlemek için sürdürülebilirliğe öncelik vermesi gerektiği ifade edildi.
Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun “Yapay Zeka Alanındaki Gelişmeler: Sermaye Piyasası Faaliyetleri İçin Etkileri” başlığıyla yayımlanan bölümünde de üretken yapay zeka ve ilgili atılımların, sermaye piyasalarının verimliliğini önemli ölçüde artırma potansiyeline sahip olduğu belirtildi.
Raporda, iş gücü piyasalarından ve patent başvurularından elde edilen yeni kanıtların, sermaye piyasalarında yapay zekanın benimsenmesinin yakın gelecekte önemli ölçüde artacağını gösterdiğine işaret edilerek, fiyatlandırma kalıpları ve ticaret dinamiklerine ilişkin analizlerin bu yeni teknolojilerin benimsenmesiyle bazı piyasalarda tutarlı değişiklikler olduğunu belirttiği aktarıldı.
Yapay zekanın algoritmik ticaretin daha büyük ve daha güçlü kullanımıyla piyasa yapısında büyük değişikliklere neden olabileceği kaydedilen raporda, yeni ticaret ve yatırım stratejilerinin ciroyu artırabileceği ve fiyatların yeni bilgileri giderek artan bir hızla yansıtmasını sağlayabileceğine dikkat çekildi.
Raporda, yapay zekanın şu anki kullanımının, makine öğrenimi ve diğer gelişmiş analitik araçların kullanımındaki mevcut eğilimlerin bir uzantısı olduğu belirtilerek, daha önemli değişikliklerin orta ila uzun vadeli bir endişe olduğunun anlaşıldığı anlatıldı.
Yapay zekanın finansal istikrar risklerini azaltabileceği kaydedilen açıklamada, aynı zamanda; stres altında artan piyasa hızı ve oynaklığı, opaklık ve gözetim zorlukları, operasyonel risklerin artması gibi riskleri de getirebileceği vurgulandı.
Raporda, bu risklerin çoğunun mevcut düzenleyici çerçeveler tarafından ele alındığı ancak önemli yeni ve öngörülemeyen gelişmelerin ortaya çıkabileceği ifade edildi.
İlgili bölüme dair yayımlanan blog yazısında da yapay zekanın en son yinelemelerinin finansal piyasalar tarafından benimsenmesinin risk yönetimini iyileştirebileceği ve likiditeyi derinleştirebileceği, ancak aynı zamanda piyasaları opak, izlenmesi daha zor ve siber saldırılara ve manipülasyon risklerine karşı daha savunmasız hale getirebileceği belirtildi.
Finans sektörü yetkililerinin yapay zeka kaynaklı ticaretten kaynaklanabilecek “ani çöküş” olaylarına yanıt vermek için yeni oynaklık tepki mekanizmaları tasarlamalarının veya mevcut olanları uygun şekilde değiştirmelerinin gerekip gerekmediğini belirlemesi gerektiği kaydedilen yazıda, “Hızla değişen bu piyasanın yakından izlenmesi ve denetlenmesi, finans sektörü katılımcılarının yapay zekadan faydalanırken risklerini azaltmalarına olanak tanıyabilecek uygun ve dengeli bir düzenleyici yanıt için temel oluşturur” değerlendirmesinde bulunuldu.
ABD’de tüketicinin enflasyon beklentisi sabit kaldı