34,4465$% 0.3
36,3032€% 0.16
43,4559£% -0.34
2.836,84%0,10
4.835,00%0,20
19.341,00%0,20
2.562,19%-0,20
9.389,62%-0,33
Warren Buffett, Charlie Munger, Phil Fisher gibi ünlü yatırımcıların tarzı, uzun vadede hisse senetlerinin çok kazandırdığı üzerin kuruludur. Geçmiş verilerin önemsiz olduğuna yönelik göstergeler üzerine kurulan bu yatırım görüşleri, uluslararası yatırım kuruluşlarının kullandıkları risk modelleri ise geçmiş verilere sıkı sıkıya bağlı kalır. 2008 Küresel Finans Krizine dek, geçmiş verilerin dayanak olduğu ve risk göstergesinde güçlü olan VaR (Value at Risk) modellemesi Wall Street’te popülerdi. Günümüzde Modern Portföy Teorisi hala kabul edilirken, riskin bir ölçütü olan standart sapma, portföy ve hisse senetleri için hala geçmiş veriler kullanılıyor. CNBC-e’den Safa Gümüş’ün haberine göre, yatırımcıların büyük kısmı uzun vadede hisse senetlerinin diğer yatırım araçlarına göre daha fazla kazandırdığını düşünüyor. Ünlü iktisatçı John Maynard Keynes’in dediği gibi, “Uzun vadede hepimizin ölü olduğu” düşünülmezse, S&P500 endeksindeki 100 yıldan uzun hesaplamalarda, borsa yatırımı, altın veya devlet tahvili gibi yatırımlara göre, katbekat daha fazla getiri elde ediliyor.
1928 yılında S&P500’e yatırılan 100 dolar, 2023 yılındaki nominal 787 bin dolar olurken, altın 10 bin dolar seviyesinde kalıyor. 1946 yılına kadar altın yatırımı getiride ön plana çıkarken bu tarihten sonra S&P500’ün getirisinin ardında kalıyor. ABD’de borsa tarihi 1928 yılından öncesine giderken, Borsa İstanbul ya da eski adıyla İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) tarihi 3 Ocak 1986 yılına kadar gidiyor. Borsa İstanbul’a ilişkin fiyat verileri, sağlıklı bir şekilde 1997 Ocak ayından itibaren görülürken, BİST’e yatırılan 100 TL aylık bir değerlendirmeyle 2024 Ağustos ayında, nominal olarak 119 bin TL oluyor. Aynı tarihte altın yaklaşık 210 bin TL oluyor. Altının aylık bileşik getirisi yüzde 2,34, Borsa İstanbul’un aylık bileşik getirisi de yüzde 2,16 olarak hesaplanıyor. İki getiri arasındaki fark, baz puan olarak çok düşük kalsa da kümülatif bir şekilde olunca getiriler arasında fark anlaşılır oluyor. Türkiye’de altın yatırımı, dünyanın geri kalanının aksine daha önemli ve daha yüksek getirili bir konumda olurken, bunun sebepleri şu şekilde görülüyor: Gram altın ve altın çeşitlerinin, TL değeri için, altının onsu ve Amerikan Doları kullanılarak hesaplanıyor. Bu şekilde, küresel piyasalarda altın fiyatları değişmese de TL, dolar karşısında değer kaybederse, yurt içinde altın fiyatları yükseliyor. Borsa İstanbul’da aynı durum her zaman geçerli olmuyor. Döviz kurundaki hareketlilik endekste farklı etkiler oluşturuyor. Borsa İstanbul’un getirisi ile altının getirisinin aylık farklılaşmasını gösteren bu grafikte, negatif değerlerin dalga boyu daha büyük olurken, pozitif değerlerin oynaklığı ise daha düşük kalıyor. Bu da altının risksiz olmasına vurgu olarak kabul ediliyor. Eğer standart sapma, bu iki yatırım aracının getirilerinde önemli bir risk ölçütü olarak kabul edilirse, Borsa İstanbul’un aylık getirisinin standart sapmasının yüzde 11,84, altının getirisinin standart sapmasının ise yüzde 5,60 olduğu hesaplanabiliyor. Veriler, portföyün tamamını altına yatırmak gerektiğini söylemezken, geçmiş verilerin geleceğe yönelik fikir verebileceği de düşünülebilir. Gelecek 100 yılda Borsa İstanbul, altın yatırımını getiri açısından geride bırakabilir. Bu da bir ihtimal olurken, S&P500 1927 yılından 1940’ların sonuna kadar bileşik getiri açısından altın yatırımının gerisinde kalmıştı. Ayrıca ‘çeşitlendirme’ kavramı için veriler önemli oluyor. Borsa İstanbul’a yatırım yapıldığında hisse senedi bazlı hareketler öne çıkarken, çeşitlendirme ve bir profesyonel yardımı endeksteki getirinin üzerine çıkmanıza da sebep olabilir. Altın yatırımında çeşitlendirme ise arbitraj dışında mümkün değil. Altın yatırımı kendi içinde çeşitlendirilemese de portföyü çeşitlendirmek ve riski düşürmek için önemli bir araç olarak kullanılabilir.
New York borsası yükselişle açıldı