34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
SADİ ÖZDEMİR Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektörü, imalat sanayindeki payı, ihracat ve istihdamdaki ağırlığıyla ekonomimize katma değer üretmeye daha uzun yıllar devam edecek. Toplam sanayi üretimimizin en büyük paydaşlarından biri olan sektörün yıllık ihracatı 30, iç pazar cirosu ise 50 milyar doların üzerinde bulunuyor. Tekstil ve hazır giyimdeki küresel rekabet gücümüzün en önemli teminatı sayıları 600’ü aşan ve yaklaşık 150 bin kişilik istihdama sahip olan tekstil terbiye tesislerimiz. Ülkemiz tekstil terbiyede dünya çapında iddialı bir kapasiteye sahip. Türkiye’deki iplik ve kumaş üretim tesisleri en çok Trakya (Çorlu, Çerkezköy), Bursa, Kahramanmaraş, Denizli, Adana ve Gaziantep’te bulunuyor. Bu tesislerimizin çoğunda iplikten kumaşa kadar yapılan entegre üretimlerde tekstil terbiye kendi üretim süreçlerinde gerçekleşiyor. Kumaş sanayicilerine sadece tekstil terbiye hizmeti sağlayan imalatçılarımız da bu bölgelerdeki tesislere yakın kümelenmiş durumda. Pandemi günlerinden itibaren yaşanan üretim ve lojistik dengelerindeki bozulmalara karşı gücünü korumayı başaran, yeni yatırımlarla kapasitesini yükselten sanayicilerimiz önümüzdeki dönemde rekabet gücünü artıracak teknoloji yatırımlarına ve çevre teknolojilerine odaklanmak gerektiğini söylüyor. Tekstil malzemelerini kullanışlı, dayanıklı ve cazip hale getiren işlemlerin tümüne ‘terbiye’ deniyor. Terbiye işlemleri; ön terbiye, renklendirme, apre (bitim) olarak sıralanıyor. Renklendirme için boyama ve baskı, apre için de mekanik apre (kuru apre), kimyasal apre (yaş apre) yapılıyor. Apre daha sonra göreceği işlemler için kumaşın ya da derinin temizlenmesi, düzeltilmesi, parlatılması gibi teknik işlemleri kapsıyor. Renkli, desenli, farklı dokumalı kumaşların terbiye işlemlerinden geçmesi gerekiyor ki vitrinleri süsleyen giysiler üretilebilsin. Türkiye’de tekstil terbiyesi alanı ne durumda, dünya pazarındaki yerimiz ne?
Konuyla ilgili Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD) Başkanı Vehbi Canpolat, “Bir ülkenin ‘tekstil ülkesi’ olması için tekstil terbiye sanayisinin çok güçlü olması gerekir. İpliği, kumaşı başka ülkelerden alarak tekstilci, hazır giyimci kalamazsınız. Müşteriniz sizden örneğin kırmızı çiçekli bir elbiseyi üstelik de 2 haftada teslim etmenizi istiyorsa bunu yapabilmek için ülkenizde tekstil terbiye de olmalıdır” dedi. Canpolat şöyle konuştu: “Ayrıca katma değerli ürün de ancak katma değerli iplik ve kumaştan olur. Terbiye hangi ülkeden çıkarsa o ülkede tekstil biter. Geçmişte Avrupa’da tekstil terbiye fabrikaları kapanınca tekstil de kalmadı. Ülkemiz şu anda dünya genelinde Çin’den sonra ikinci büyük kapasiteye sahip. Hindistan’ın kapasitesini bilmiyoruz ama onlardan çok daha kaliteli tekstil terbiye gücümüz olduğunu da biliyoruz. Bu konuda ülkemizde üretim yapan 600’den fazla fabrikamız var, bunların her birinde ortalama 30 ton mal yapılır. Fabrika başına ortalama istihdamımız ise 250 kişidir. Toplamda 150 bin kişilik istihdamla günde ortalama 18 bin ton üretim yapıyoruz. Bulunduğumuz coğrafyalarda (ABD dahil) birinciyiz. Doğal elyaftan en terbiyeli en kaliteli ürünü biz yapıyoruz. Örmede kesin dünya birincisiyiz.” TTTSD Başkanı Vehbi Canpolat, tekstil ve hazır giyimin Türkiye ekonomisi için önemini herkesin kavraması gerektiğini söyledi. Dünya genelinde bir resesyon, farklı krizler yaşanırken bazı koruma önlemleri alınmasını öneren Başkan Canpolat şöyle devam etti: “Türkiye’de tekstilin mutlaka korunması lazım. Dünya bir krizden geçiyor ve her ülkede sanayi için destekler veriliyor. Bizim onlar gibi desteklenme şansımız yok ama en azından olumsuz etkilendiğimiz konularda gerekenler yapılmalı. Çin kendi tekstil terbiye sanayisine hem destek sağlıyor hem de gümrük vergilerini yüksek tutuyor. ABD bile iplikte yüzde 20-25 gümrük duvarı koydu. Türkiye’de eğer tekstil ve hazır giyim yıkılırsa yerine aynı büyüklükte bir sanayi koyamayız. Bu nedenle destek verilemiyorsa, koruma sağlanmalı. Mesela sadece menşei değiştirmeyle (sapma) gelen ürünler önlenmeli. Dahilde İşleme Rejiminin kötüye kullanımı durdurulmalı. Tekstil sektörü zaten güncel duruma hızla adapte olabilen bir sektördür. Güncel modaya hemen uyar ve katma değeri hızla yukarı çıkarabiliriz. Dünya markalarının kullandığı kumaşları Türkiye üretiyor ama bizim 7’ye mal ettiğimizi birileri 2’ye yan yollardan getirip satabiliyorsa bu olmaz. Üretim zincirinin halkalarının kopmaması lazım. O zaman diğer halkalar da işe yaramaz. İşgücü maliyetlerimiz rakiplerimize göre çok yüksek. Biz yeni yatırımdan bahsetmiyoruz. Sektör 2021 ve 2022’de yeteri kadar yeni kapasite yatırımı yaptı. Mevcut yatırımların sürdürülebilir olması için iyileştirme ve teknoloji yatırımları yapılabilir ama 5 yıl kadar yeni yatırım gerekmez. Ülkemizde hangi konuda üretim ihtiyacı varsa belirlenmeli ve sadece o konuda yeni yatırım yapılmalı. Çevre teknolojilerine dönük sürdürülebilirlikle ilgili her türlü yatırıma destek verilmeli. Bu konuda hem tehlike hem fırsat var.” Vehbi Canpolat, kendi firması Migiboy’un şu anda 2 iplik üretim, bir de örme boya baskı tesisi bulunduğunu belirtti. Canpolat, şu bilgileri aktardı: “Biz 27 yıldır tekstil terbiye yapıyoruz. Şimdi de Niğde OSB’de Spandex iplik fabrikası kuruyoruz. İlk yatırım tutarı 90 milyon dolar, toplam yatırım ise 220 milyon dolar olacak. Eylülde ilk kısmını açacağız, yıllık 7 bin ton ile başlıyoruz, nihai kapasite 30 bin ton olacak. Türkiye’nin ihtiyacı 55-60 bin ton. Biz, iç talebi karşılayacağız ve yüzde 30’unu da ihraç edeceğiz. Grubumuzda şu anda 850 çalışanımız var. Yeni yatırımlar tamamlandığında 1.150 kişi olacak. Bir de konfeksiyon yatırımımız var. Ordu Perşembe’de fabrika aldık ve burada kadın giyimi üreteceğiz. Orada da ay sonunda 80 kişi ile işe başlayacağız. Pes etmek yok yola devam. Türkiye tekstil ülkesidir öyle de kalacak. Kasar Dual Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tansel Özenbay, tekstilde hammadde girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu belirterek, “Devlet neden hâlâ ihracattan kazandığımız dövizi bozdurtuyor? Bu uygulama yüzde 40 zorunlulukla devam ediyor. İhracattan döviz getiriyoruz ama hammadde ithalatı için de döviz gerekiyor. Önce bozdur sonra tekrar döviz al biz zarar ediyoruz” dedi. Şu anda iplik ve kumaşta kapasitelerin genellikle yüzde 60’la çalıştığını söyleyen Tansel Özenbaş şöyle konuştu: “Maliyetleri çok yüksek kalan iplikçiler ve istihdam yoğun oldukları için konfeksiyon tarafı. Konfeksiyon yatırımlarını canlandıracak desteklere ihtiyaç var. Tekstil terbiye tarafında çok güçlüyüz ve dünyanın en iyi markalarına en kaliteli kumaşları üretiyoruz ama orada da enerji, İş gücü maliyetleri ve reel olmayan kurların olumsuz etkisiyle sıkıntı yaşıyoruz. Müşterilerimize artan maliyetlerimizi yansıtamadığımız için kârlılıklarımız düşüyor. Bu maliyetleri telafi edici acil destekler başlatılmalı.” TTTSD Başkan Yardımcısı ve Temtaş Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Oğuz, tekstil ve hazır giyim sanayimizin en güçlü kaslarının ‘terbiye’ olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Hem kapasitemiz yüksek hem de inovasyon açısından çok öndeyiz. Bu nedenle tekstil terbiye olmazsa sektörün genel rekabet şansı çok azalır. Biz çok hızlı şekilde kumaşları üretip terbiye edemezsek rekabet gücümüz çok düşer. Türkiye’nin hem esnek hem hızlı hem de küçük motanlı iş yapma yeteneği var. Bu da hızlı modada en önemli rekabet avantajını sağlıyor. Kapasitelerimizi atıl duruma getirmeden kullanılabilir halde devam etmeliyiz. Ancak kapasite kullanımlarımız belirli oranları aşarsa yeni yatırımlar teşvik edilmeli. Bana göre mevcut yatırımların teşviki daha önemli. Biz başka illerimize gideceksek bize teşvik verilsin ama oralara yeni yatırımlar israf olabilir.” Türkiye’de genel olarak bir işgücü açığı sorunu da bulunduğunu vurgulayan Kemal Oğuz, “Sadece bizde değil bütün sanayide bu sorun var” dedi. Oğuz, işgücü maliyetleri konusunda da “Bizi boş verin, biz başımızın çaresine bakarız ama konfeksiyon tarafındaki işçiliğe destek versinler. Eğer Malatya’daki konfeksiyon işçimizin maliyeti 800 dolar ama Mısır’daki aynı işçinin maliyeti 200 dolar ise konfeksiyon rekabet edemez” diye konuştu. Temtaş hakkında da bilgi aktaran Kemal Oğuz şöyle devam etti: “Biz firma olarak günde 30 ton örme kumaş üretiyoruz. 200 kişilik istihdamımız var. Çerkezköy OSB’deyiz ve sektör ortalamasına yakın büyüklükte bir boyahaneyiz. Sektörümüz için çevre konusu da çok önemli. Benim önerim, tekstil terbiyeciler OSB’lerde toplanmalı ve devlet her OSB’ye özellikle su geri kazanımını mecbur etmelidir. Biz çevre bilincimizi çoktan kazandık ama her fabrikanın ayrı ayrı su geri kazanımı kurmasından ise OSB’de olması çok daha uygun şartlarda yatırımı mümkün kılacak. Bu konuda hem yatırım hem işletme maliyeti bu şekilde düşer. Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Başkanı Adil Nalbant, dernek üyesi 225 firmada 9 bin 500 kişilik istihdam bulunduğunu ve bu firmaların yüzde 85’inin ihracatçı olduğunu söyledi. “Türk tekstil makine sektöründe üretim yapan firmalarımızın önemli bir kısmı boya apre makineleri imalatçılarından oluşuyor. 225 üyemizin 76’sı yani yüzde 34’ü bu alanda üretim yapıyor. 54 firmamız yani toplam üretici firma sayısının yüzde 24’ü de tekstil makineleri yedek parçaları üretiyor. Toplamın yüzde 58’i boya apre makineleri ve makine yedek parçaları imalatçısı” diyen Başkan Nalbant şöyle konuştu: “2023 yılı dünya ve ülkemiz adına zorluklarla geçen bir yıl oldu. Tekstil sanayimizin bu süreçten olumsuz etkilenmesi tekstil makine satışlarına da negatif yansıdı. 2022 yılını 919 milyon dolar ihracat ile kapatmıştık. 2023’te yüzde 10 düşüşle ihracatımız 830 milyon dolar oldu. 2024’ün ilk 3 ayında ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artarak 241 milyon dolara yükseldi.” Tekstil yatırımları azalsa da umutluyuz Türkiye’nin, dünya tekstil makineleri ihracat pazarında yüzde 3 payla 8’inci sırada olduğunu vurgulayan Adil Nalbant, şöyle devam etti: “Global problemlerin yanı sıra ülkemizin kendi özelinde yaşadığı problemler, makine üreticilerimize olumsuz yansıyor. Üretim maliyetleri, kalifiye eleman bulamamak, finansmana erişim problemleri gibi birçok problem sektörümüzü olumsuz etkiliyor. Yatırım teşvik listelerine baktığımızda tekstil sektöründeki yatırımların 2023 yılında yüzde 40’tan fazla azaldığını görüyoruz. Tüm bu şartlara rağmen, tekstil makine üreticilerimizin rekabet gücünü arttırdığı, sektörümüzü daha güçlü kıldığı bir dönem yaşayacağımızı ümit ediyorum. Haksız rekabete karşı mücadele edeceğiz. Kurumsal dönüşümü ve sektör etkileşimini artıracağız. Yeni pazarlar ve işbirlikleri geliştireceğiz. Tekstil sanayimizde kullanılan yerli tekstil makine envanterine odaklanacağız.”
Tarım satış kooperatifleri ve birliklerinden ihracata 53 milyon dolarlık katkı