35,2380$% 0.07
36,7437€% 0.17
44,1865£% 0.03
2.978,87%0,05
4.826,00%-0,48
19.335,00%-0,49
2.626,32%-0,28
9.974,61%0,26
Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin, azınlıklık hükümetinden desteğini çekmesinin ardından Başbakan Michel Barnier, bu akşam mecliste zorlu güven oylamasıyla karşı karşıya olacak.
Erken genel seçimin galibi olan solcular, 5 Eylül’de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından göreve getirilen Başbakan Barnier ve hükümetinin aşırı sağla işbirliği içinde olduğunu savunuyor. Yaklaşık 3 aydır ülkeyi yöneten azınlık Barnier hükümeti, bugüne kadar sınır güvenliği ve göçle mücadele konularındaki açıklamalarıyla aşırı sağın fikirlerini benimsemekle itham edildi. Salt çoğunluğu elde edemeyen hükümet, meclisteki yasama faaliyetlerine devam edebilmek için RN vekillerinin işbirliğine ihtiyaç duyuyordu. Ancak 2025 bütçesinin Parlamentoda görüşülmesi sırasında aşırı sağ ile arasında oluşan anlaşmazlık neticesinde, Başbakan Barnier hükümeti mecliste yerel saatle 16.00’da yapılacak oylamayla düşebilir. 6-9 Haziran’da düzenlenen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağcı RN 31,50’lik yüksek oy oranıyla Macron’un partisini geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. AP seçimlerinde partisi 15,2’lik oran elde eden Macron, 9 Haziran akşamı beklenmedik bir karar alarak Ulusal Meclisi feshetti. Fransa’da 5. Cumhuriyet döneminde en son 21 Nisan 1997’de Ulusal Meclis feshedilmişti.
Ülkede 30 Haziran’da ve 7 Temmuz’da düzenlenen erken seçime, solcu ve çevreciler Yeni Halk Cephesi (NFP) adı altında ittifak halinde katılırken Eric Ciotti gibi merkez sağın bazı tanınan isimleri, aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisi RN ile ittifak yaptı. İktidar kanadının, ortakları Ufuklar (Horizons) ve merkez sağcı MoDem partisiyle katıldığı seçimde, ilk turda aşırı sağ önde gitse de ikinci turda sol ittifakı NFP seçim anketlerini haksız çıkararak galibiyet elde etti. Seçimlerde, NFP’nin 193, iktidar kanadının 166, RN ve ortaklarının 142 milletvekili oldu. 577 sandalyelik Ulusal Mecliste, hiçbir parti ya da ittifakın tek başına salt çoğunluğu elde edememesi iktidar için zorlu bir başbakan arayışını beraberinde getirdi. NFP, Macron’dan siyasi geleneklere uygun olarak seçimin galibi olarak kendi adaylarını başbakan olarak atamasını talep etti ancak Fransa Cumhurbaşkanı, solun teklif ettiği 3 ortak adayı da reddetti. Macron, seçimden yaklaşık 2 ay sonra 5 Eylül’de merkez sağcı Cumhuriyetçiler (LR) partili Barnier’yi başbakan atadı. Fransız liderin, genel seçimlerde yalnızca 47 vekil çıkaran LR partisinden bir başbakan seçmesi, solcular tarafından “Macron’un halkın seçimini gasbettiği” ve “demokratik darbe yapıldığı” şeklinde değerlendirdi. Barnier’nin başbakan seçilmesine, solcuların aksine RN liderleri karşı çıkmadı. Aşırı sağcı liderler, yeni başbakanın “RN milletvekillerine saygılı olma” şartını sağladığını belirterek yeni hükümete üstü kapalı destek sağladı. Bu, iktidarın, “aşırı sağın onayını” alan bir başbakanı göreve getirdiği şeklinde yerel medyaya yansırken AP’nin Fransız üyesi Pascal Canfin, yeni başbakan atandıktan yalnızca 21 gün sonra Macron’un partisi Rönesansın aşırı sağın isteklerine bağlı bir hükümeti desteklediğini gerekçe göstererek parti yönetiminden istifa etti. Yeni hükümet, sınırlarını daha iyi kontrol etmek istediklerini ve yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesini kolaylaştırıcı adımlar atacağını belirterek bu konularda aşırı sağın çizgisine yaklaşan açıklamalar yaptı. Barnier, Ulusal Mecliste 1 Ekim’de yaptığı ilk konuşmasında, ülke sınırlarını daha iyi kontrol etmek istediklerini belirtti. Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau da 10 Ekim’de “sadece yasa dışı göçü değil, yasal göçü de azaltmayı” hedeflediklerini dile getirdi. Barnier hükümeti, 2023’te aşırı sağın oylarıyla Parlamentodan geçirilen tartışmalı göç yasasının ardından 2025’te yeni bir yasanın hayata geçirilmesini istemesiyle göç politikalarında aşırı sağcı çizgiye kaydığı eleştirilerinin hedefi oldu. Göçmenlere yönelik yardım faaliyetleri yürüten L’Auberge Derneği Koordinatörü Flore Judet, Barnier hükümetinin yönetime gelir gelmez hazırlığını yaptığı göç düzenlemelerinin göçmenler için yeni bir dizi “eşitsizlik” meydana getirdiğini belirtti. Judet, aşırı sağın göç karşıtı söylemlerini yıllardır sürdürdüğünü ancak bu söylemlerin son yıllarda siyasi partiler tarafından benimsenen daha “ortak” bir dil haline geldiğini vurgulayarak Fransa’da aşırı sağa yönelimin göç politikalarına da yansıdığına, hükümetin hem İngiltere hem de Avrupa ülkeleri ile sınır önlemlerini sıkılaştırmayı sürdürdüğüne dikkati çekti. Göçle mücadele ve sınır kontrollerinin artırılması konusundaki tutumları birbirine yakın olan hükümet ve aşırı sağın arasındaki üstü kapalı iş birliğine, Parlamentodaki 2025 bütçesi ve 2025 sağlık sigortası görüşmeleri nokta koydu. Muhalefet, gelecek yılın bütçesi için 40 milyar avro tasarruf ve 20 milyar avro vergi artışı planlayan hükümeti düşürmekle tehdit etti. Barnier, 28 Kasım’da aşırı sağcıların “kırmızı çizgimiz” diye tanımladığı 2025 bütçe tasarısında, elektrik fiyatlarındaki vergi artışını geri çektiğini duyurdu. Ancak hükümet aşırı sağa karşı taviz vermesine rağmen Başbakanın bu açıklaması Le Pen’i tatmin etmedi. Le Pen, geçen hafta Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada, bütçe konusunda 4 kırmızı çizgisi bulunduğunu ve taleplerinin yerine getirilmemesi halinde, Barnier’yi, hükümetini düşürmek için gensoru önergesine destek vermekle tehdit etti. Barnier, 2 Aralık’ta 2025 sağlık sigortası bütçesini mecliste oylama yapılmadan geçirmesini sağlayan Anayasa’nın 49. maddesinin 3. fıkrasını devreye soktu. Buna tepki olarak meclisin sol kanadından 185 vekil hükümete karşı gensoru önergesi verirken RN ve partinin meclisteki müttefiklerinden toplam 140 vekil, başka bir gensoru önergesi teklifi sundu. Bu akşam yerel saatle 16.00’da Ulusal Meclis’te hükümete karşı sunulan gensoru önergeleri görüşülecek ve milletvekillerinin oylamasına sunulacak.
Fransa’da hükümetin düşmesi için 289 vekilin gensoru önergesini desteklemesi gerekiyor. Aşırı sağcı RN, solcuların sunduğu gensoru önergesini destekleyeceklerini açıkladı. Mecliste 124 vekili bulunan RN, solun girişimini desteklerse önerge için gerekli oy sayısına ulaşılabilir. Böylelikle, 3 aylık Barnier hükümeti düşebilir. Böyle bir senaryo gerçekleşirse Barnier hükümeti, Fransa’da 5. Cumhuriyet dönemindeki en kısa hükümet olarak tarihe geçecek. Daha 2025 bütçesi Parlamentodan geçmemişken hükümetin düşme ihtimali, Avrupa finans piyasalarında endişeye yol açtı. Barnier dün mecliste yaptığı konuşmada, hükümetin düşmesi halinde ülkedeki durumun daha da zorlaşacağını savundu. Fransız Anayasası, bütçenin zamanında geçmediği durumlar, kamu kurumlarının faaliyetlerine devam edebilmesi için alternatif yollara başvurmasının önünü açıyor. Bu durumda, ABD’dekine benzer bir “kapanma” riski olasılığı Fransa’da ihtimal dışı gözüküyor. Öte yandan iktidar kanadı, aşırı sağcıların ve NFP bünyesindeki sosyalistleri önergeyi desteklemekten vazgeçirmek adına farklı açıklamalarda bulundu. Sosyalistlerin gensoru önergesine destek vermemesi veya aşırı sağın, sol ittifakının önergesine vereceği destekten vazgeçmesi durumunda, hükümet düşmeyebilir. Ülkede en son 1962’de Georges Pompidou’nun hükümeti düşerken dönemin Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, Meclisi feshederek erken seçim yolunu seçti. Anayasa’nın kendine tanıdığı Meclisi feshetme hakkını bu yıl bir kez kullanan Macron ise Temmuz 2025’ten önce tekrar erken genel seçim kararı alamayacak. Bu süreçte muhalefet, ülkenin içinde bulunduğu siyasi krizden sorumlu tuttuğu Macron’un istifa etmesini istedi. Macron, resmi ziyaret için bulunduğu Suudi Arabistan’da basına yaptığı açıklamada, görevi bırakma ihtimalini ekarte etti.
OECD Türkiye’ye ilişkin büyüme tahminini güncelledi